Forum-Kirmizibeyaz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Forum-Kirmizibeyaz

Forum-KirmiziBeyaz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Facebook Sayfamız.. ATAMMM..
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeÇarş. Kas. 03, 2010 10:25 pm tarafından bqes

» Saçlara da botoks yapılacak
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:17 am tarafından bqes

» Klimanın getirdiği salgın!
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:15 am tarafından bqes

» Evlilik sağlığa iyi geliyor
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:15 am tarafından bqes

» Sahurda çaya dikkat!
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:13 am tarafından bqes

» Çok et yiyorsanız dikkat
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:12 am tarafından bqes

» Tatil dönüşü depresyonuna dikkat!
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:12 am tarafından bqes

» Sıcaklar sinirleri geriyor
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:11 am tarafından bqes

» Mutluluğun sırrı: Hayat tecrübesi
Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:10 am tarafından bqes

En iyi yollayıcılar
bqes
Kadın Sünneti'nin Tanımı Bar_leftKadın Sünneti'nin Tanımı K-532931-hghfhfghfgKadın Sünneti'nin Tanımı Bar_right 
SeSSiZ_KişiLik
Kadın Sünneti'nin Tanımı Bar_leftKadın Sünneti'nin Tanımı K-532931-hghfhfghfgKadın Sünneti'nin Tanımı Bar_right 
The Legend
Kadın Sünneti'nin Tanımı Bar_leftKadın Sünneti'nin Tanımı K-532931-hghfhfghfgKadın Sünneti'nin Tanımı Bar_right 
AsPaRaGuS
Kadın Sünneti'nin Tanımı Bar_leftKadın Sünneti'nin Tanımı K-532931-hghfhfghfgKadın Sünneti'nin Tanımı Bar_right 
Rapper13
Kadın Sünneti'nin Tanımı Bar_leftKadın Sünneti'nin Tanımı K-532931-hghfhfghfgKadın Sünneti'nin Tanımı Bar_right 
Sir Valek
Kadın Sünneti'nin Tanımı Bar_leftKadın Sünneti'nin Tanımı K-532931-hghfhfghfgKadın Sünneti'nin Tanımı Bar_right 
Istatistikler
Toplam 9 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: AsPaRaGuS

Kullanıcılarımız toplam 404 mesaj attılar bunda 344 konu
Kimler hatta?
Toplam 3 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 3 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 53 kişi Paz Tem. 30, 2017 12:31 am tarihinde online oldu.
Sosyal yer imi
Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde HOŞGELDİNİZ.. adresi saklayın ve paylaşın

Sosyal bookmarking sitesinde Forum-Kirmizibeyaz adresi saklayın ve paylaşın
Kontrol Panel
Kadın Sünneti'nin Tanımı ConfigureProfiliniz
Bilgiler
Seçenekler
İmza
Avatar
Kadın Sünneti'nin Tanımı Kwalletmanager Sosyal
Arkadaş ve Tanınmamış
Üye listesi
Grup
Kadın Sünneti'nin Tanımı Newmsg Özel Mesaj
Gelen Kutusu
ÖM Gönder
Kadın Sünneti'nin Tanımı Kthememgr
Gözlenmiş Konular

 

 Kadın Sünneti'nin Tanımı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
The Legend
Üye
Üye
The Legend


Aktif Gücü :
Kadın Sünneti'nin Tanımı Left_bar_bleue25 / 10025 / 100Kadın Sünneti'nin Tanımı Right_bar_bleue


Mesaj Sayısı : 20
Rep : 27
Kayıt tarihi : 04/06/10
Yaş : 27

Kadın Sünneti'nin Tanımı Empty
MesajKonu: Kadın Sünneti'nin Tanımı   Kadın Sünneti'nin Tanımı I_icon_minitimeSalı Haz. 08, 2010 1:06 pm

Kadın
sünneti esas olarak, Afrika kıtasının orta şeridinde yer alan 30 Afrika
ülkesinde uygulanıyor. Bu bölgedeki kadınların %72-99’u, diğer Afrika
ülkelerindeki bazı etnik grupların veya kabilelerin kadınlarının
%18-72’si sünnetli. Umman, Yemen, Birleşik Arap Emirliği’nde, Endonezya
ve Malezya’nın bazı bölgelerinde, Kuzey Irak’ta bazı Kürt bölgelerinde
yaşayan kadınlar arasında da daha az oranlarda olmakla beraber sünnet
geleneği yaşatılmakta. Ayrıca, bu ülkelerden gelen göçmenlerin
geleneklerini taşımaları ve sürdürmek istemeleri nedeniyle kadın
sünneti, Avrupa, Kanada, Amerika, Yeni Zelanda ve Avustralya‘da da
görülüyor ve kadınlara yönelik şiddetin en uç uygulamalarından biri
olarak tüm dünyayı ilgilendiren bir kadın sorunu olmaya devam
ediyor.Mısır’da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan bazı kadın
mumyalarının sünnetli olduğu belirlenmiş, kadın sünnetinin nasıl
yapıldığı M.Ö 1600’lü yıllardan kalan duvar resimlerinde detaylı bir
şekilde tasvir edilmiştir. Bu, kadın sünneti geleneğinin kökeninin çok
eski çağlara dayandığının göstergesidir de. Kadın sünnetinin halen
uygulandığı pek çok Afrika ülkesinde, Hristiyan, Müslüman, Musevi ve tek
tanrılı olmayan dinlere inanan gruplarda da sünnetin yoğun olarak
uygulanması, sünnet geleneğinin tarihinin tek tanrılı dinlerden daha
eski olduğunu ve tek tanrılı din seçiminin bu geleneğin sürdürülmesini
etkilemediğini gösterir.Kadın sünneti esas olarak 3 ayrı şekilde
uygulanır.1) Klitorisin tümüyle kesilmesi (clitoridectomy); 2) Klitoris
ile birlikte yakın çevresindeki küçük ve bir kısım büyük dudakların
kesilmesi (excision); 3) Klitoris ile birlikte küçük ve büyük dudakların
neredeyse tümüyle kesilmesi, açık yaranın dış çeperlerinin biraraya
getirilerek yaranın tümüyle dikilmesi, sadece idrar ve aybaşı
kanamasının akabileceği ve ancak küçük parmak genişliğinde olan bir
açıklık bırakılması (infibulation). Bu uygulamalar dışında Dünya Sağlık
Örgütü; delme, dağlama, kazıma, vajinanın içine kanama sebebi olan
çeşitli bitkiler yerleştirme veya bazı müslüman topluluklarda
“sünnet/sunna” denilerek klitorisin bir şekilde işaretlenmesi gibi
kadının cinsel organına yapılan müdahaleleri de dördüncü uygulama şekli
olarak mücadele edilmesi gereken sünnet kapsamına almıştır. Sünnetli
kadınların % 80-85’inde 1. ve 2. tür sünnet uygulanmaktadır. Cibuti,
Somali, Sudan’da kadınların % 98’i firavun tarzı da denilen ve sünnetin
en ağır şekli olan “infibulation” yöntemi ile sünnet edilmektedir.
Ayrıca Mısır’ın güneyinde, Eritre ve Etiyopya’da, Gambia, Çad, Kenya ve
Mali’nin bazı bölgelerinde de bu tür sünnetler uygulanmaktadır. Ayrıca,
bu yöntemle sünnet edilen kÿadınların her doğum sonrasında yeniden
sünnet edilmesi gerekmektedir. Doğumu kolaylaştırmak için doğum
esnasında sünnet bölgesi yarılan kadınlar doğumdan hemen sonra yeniden
dikilmektedir. Böylece kadınlar, çocuk sayıları kadar sünnet olmakta,
aynı acıları defalarca aynı yoğunlukta yaşamak zorunda kalmaktadırlar.
Sünnet yaşı bölgelere göre değişmekle beraber genelde Etiyopya ve
Nijerya’da kız bebek 8 günlük iken, MısırRÿ7;da 3-8, Sudan’da 5-8,
Somali’de 4-10 ve diğer pek çok ülkede 13-15 yaşları arasında kız
çocukları sünnet edilmektedir. Sünnet, genelde genital bölge
uyuşturulmadan ve bıçak, traş bıçağı, keskin cam parçaları, keskin
teneke kenarı kullanılarak yapılır. Yaranın tutturulmasında akasya ağacı
dikenleri, kemik çiviler, iğne, hayvan kıllarından elde edilen
iplikler, deri iplikler kullanılır. Daha sonra kız çocuğu ayağa
kaldırılarak bacakları dizden kalçaya kadar bitişik olarak sıkıca
sarılır ve sünnetlinin birkaç hafta hareket etmeden yatması, idrarını ve
dışkısını yattığı yerde yapması sağlanır. Sünnetçi dışında, kız
çocuğunun etrafına toplanan kadınlardan bazıları kız çocuğunun
kollarını, bacaklarını sıkıca tutar, bazıları kıpırdamaması için
omuzlarından bastırır. Dilini yutmasını veya ısırmasını engellemek için
kızın ağzına bir bez veya sopa yerleştirilir; diğer kadınlar tarafından
da çığlıkları bastırmak için def çalınıp yüksek sesle şarkılar söylenir
ve bipÿyandan da iyi dilekler iletilir. Kadınların her türlü geleneği
kuşaklara aktarmada en iyi ‘taşıyıcı’ oldukları bilinen bir gerçek.
Yaşadıkları acıları kendi çocuklarına da “gelenek” adına yaşatmak
isteyen kadınlar, sünneti özellikle 7 yaş üzeri ve ergenlik çağındaki
kız çocuklarına, bir şölen gibi sunarlar. Kadın sünneti, büyümenin ve
kadınlığa atılan adımın gereği olarak tanıtılır. Hediyeler, elbiseler,
eğlenceler vaad edilir. “Az” çığlık atan kızlar herkesin beğenisini ve
takdirini alırken, çok çığlık atan kızlar hem acıları hem de
utançlarıyla başbaşa bırakılır ama sonuçta sünnetli kızların genel
olarak çevrelerinde statüleri yükselir, evlenmeleri garanti altına
alınır ve maalesef hayatları boyunca sürecek sağlık sorunlarıda böylece
başlar.Kadın sünnetinin sağlık açısından, bilinen pek çok sakıncası
vardır. Kız çocukları ve kadınlar uyuşturulmadan ve birçok işte
kullanılan, steril olmayan araçlar ile yapılan müdahalenin hemen
ardından kan kaybına bağlı şok, kansızlık, kan zehirlenmesi,
enfeksiyonlar, idrar yaparken yaranın yanması sebebiyle idrar tutma ve
bunun yarattığı sorunlar, tetanos, HIV/AIDS bulaşması gibi sorunlar
yaşamaktadır. Ayrıca sünnet, kadınlarda idrar yapma zorluğu, idrar
kaçırma, sık tekrarlayan idrar yolları iltihabı, kronik vaginal
enfeksiyonlar, kistler, fistüller, cinsiyet organı çevresinde aşırı
duyarlılık veya tümüyle his kaybı, mens sorunlarına yol açmaktadır.
Hamilelik ve doğum sırasında kadının ve bebeğin hayatını tehliaaae atan
zorluklar, bağırsaklarda ve idrar torbasında yaralanmalar; doğumlar
nedeniyle defalarca sünnet olma durumda kalan kadınlarda kansızlık,
depresyon, endişe, kabus gibi ömür boyu süren fiziksel ve ruhsal
sorunlara sebep olmaktadır.Kadın sünneti konusunda bilgi ve
bilinçlenmenin artışı, esas olarak Afrikalı kadınların 1950’li yıllardan
itibaren her platformda verdikleri zorlu mücadelenin sonucunda
olmuştur. Batılı kolonicilerin sadece Afrika’nın yeraltı ve yer üstü
zenginliklerine ilgi duyması, oradaki insanların sadece fiziksel
güçleriyle ilgilenmesi, onları köleleştirmesi ve diğer sorunlarına kulak
tıkaması ÿnunun gün ışığına çıkışını geciktirmiştir. Bazı misyoner
grupların bu sorunu antropolojik boyutlarıyla incelemesi, batının
sünnete folklorik bir olgu olarak yaklaşmasına ve sorunu gözardı
etmesine yol açmıştır. 1950 yılında, Afrikalı delegelerin Birleşmiş
Milletler’in (BM) hemen her toplantısında konuyu kararlılıkla gündeme
taşıma çabaları sonucunda BM, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) konuya
eğilmesini istemiştir. Ancak, 1959 yılında WHO, konunun organizasyonunun
yeteneği (!) dışında olduğunu söyleyerek bu konuda çalışma yapmayı
reddetmiştir. 1960 yılında, BM Adis Ababa konferansında konu yeniden
Afrikalı katılımcılar tarafından dile getirilmiş ve bu geleneğin yol
açtığı acılar ve sakıncalar anlatılmıştır. Toplantıda, Dünya Sağlık
Örgütü’nün konuya eğilmesi ve bu geleneğin yol açtığı sağlık sorunlarını
araştırması istenmiş ama bu talep cevapsız kalmıştır. Kadın sünneti
sorunu ne Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği “1975 - Uluslararası Kadın
Yılı”nda ne de Meksiko City’deki Kadın Konferansı’nda ele alınmamıştır.
Sadece konferansın sonuç bildirgesinde, kadınların dışlanması maddesinde
sünnetten söz edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, 1975 yılından sonra
kadın sünnetini incelemeye almış; 1980’den sonra göçler nedeniyle
Avrupanın bu sorunla yüzyüze kalması nedeniyle çalışmalar hızlanmış ve
gerek sünnet uygulamalarının olduğu ülkelerde gerekse sünnetin göç
nedeniyle taşındığı ülkelerde sünnete karşı mücadelede bazı ilerlemeler
kaydedilmiştir. 2000’li yılların başında Fransa’da, Malili bir genç
kızın kendini zorla sünnet ettiren ailesini ve sünnetçi kadını polise
ihbar etmesi ve kendini bu şiddete karşı korumayan Fransa devletini
mahkemeye vermesi üzerine açılan dava tüm Avrupa ülkelerine örnek bir
dava olmuştur. Genç kızın kendi toplumundan dışlanmasına rağmen davayı
sonuna kadar sürdürmesiyle, en az 48 kızı daha sünnet ettiği saptanan
sünnetçiye 8 yıl, anneye 2 yıl hapis cezası verilmiştir. Fransa devleti
sosyal hizmetler yasalarını gözden geçirerek “sünnet” tehditi altında
bulunan göçmen gruplarına yönelik çalışmalarını hızlandırmıştır. Bu arada
eski Fransız kolonisi olan Mali’de de kadın sünnetini yok etmek için,
Fransa hükümetinin doğrudan mali yardım, malzeme ve eleman yardımı
yapmasıyla bir çalışma başlatılmıştır. 1997-2008 yılları kapsayan 2
aşamalı bu çalışmaların ilk bölümünde sünnete karşı köy köy gezilen bir
kampanya sürdürülmüş, bu kampanya TV ve radyolar ile desteklenmiş, her
türlü kültür faaliyetinde kadın sünneti konusuna yer verilmiştir. %
98’lerde olan kadın sünneti oranının bu kampanya sayesinde şimdiden çok
daha aşağı seviyelere indirilebildiği tahmin edilmektedir. Afrika
ülkelerinin bir çoğunda henüz çok etkili olmasa da yeni yasal
düzenlemeler yapılmıştır.Binlerce yıllık geleneklerin sadece yasal
düzenlenmelerle ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı; aksine,
yalnızca yasal zorlamalarla verilen mücadelenin bu geleneklerin
yeraltına inmesini ve bazı güçlerce bir şekilde yaşatılacağını tahmin
etmek hiç de güç değil. Yine de, gelişmiş ülkelerin yeni yasalar ile
kendi ülkelerinde kadın sünnetini yasa dışı ilan etmesi, sünneti bizzat
yapan kişinin ve yaptıran ailenin cezalandırılacağının duyurulması ve
hemen her uluslararası toplantıda kadın sünneti konusunun gündeme
getirilmesinin mücadele için olumlu olduğunu söylemek mümkün. Ancak,
Afrika’da yaşanan savaşlar, zorunlu göçler, açlık, susuzluk ve iç
çatışmalar bu sorunun gündemde önemli şekilde yer almasını
engellemektedir. Öte yandanzengin batılı ülkelerin para musluklarını
kısmaları, koca bir kıtanın hastalıkların ve açlığın pençesinde
kıvranmasını seyretmeleri, sadece doğal zenginliklerini çalabilecekleri
Afrika ülkelerine ilgi göstermeleri kadın sünnetine karşı verilen
mücadelenin etkisini maalesef olumsuz yönde etkilemektedir.Erkeğin kendi
neslinin devamını sağlamak amacıyla, hayatının en önemli yatırımını
yaparak “sahip olduğu” kadınların ve doğacak kız çocuklarının
cinselliklerini kontrol altına alma hakkını kendinde görmesi temelinde
yükselen binlerce yıllık kadın sünneti geleneği, özünde kadının erkeğin
hakimiyeti altında ve ikincil görülmesinden doğan ve yaşatılan ataerkil
düzene dayalı bir gelenek.“Kadın sünneti” ni sürdürmek isteyen güçlerin
kullandığı gerekçeler arasında; kadın cinsel organlarının sünnetten
sonra temiz ve görünüşünün düzgün olması, daha kolay temiz
tutulabilmesi, kadınlığa adımın sembolü sayılması ve kadının kadınlığını
öne çıkarması, kadının kadınlar arasında kabul görmesini ve değer
kazanmasını sağlaması, kadının evlilik şansının artırması, dine
bağlılığının göstergesi olması, bekaretin korunması, erkeklere daha
fazla zevk vermesi, kadınları çıldırmaktan koruduğuna inanılması gibi
gerekçeler sayılabilir. Bazı toplumlarda sünnetsiz kadınların orgazmının
erkek spermlerini öldürdüğüne ve erkeğin kısırlığına sebep olduğuna,
sünnetli kadınların doğurganlığının arttığına, bazı toplumlarda ise
klitorisin erkek organından kalma bir parça olduğuna, kesilmezse
büyümeye devam ederek sarkacağına ve gerçek kadın olabilmek işin bu
parçanın kesilmesi gerektiğine inanılır. Sünnetsiz kadınların
yaşadıkları gruplardan dışlandıkları, evlenemedikleri, pis ve “fahişe”
gibi görüldükleri de yaşanan gerçekler. Üstelik sünnet geleneği olmayan
kabilelere mensup kadınların sünnet geleneği olan kabilelere gelin
gitmeleri durumunda yetişkin yaşlarda dahi olsalar sünnet olmak zorunda
kalmaları da, örneğin Kenya’da yaşanan bir gerçek. Somali’nin de
aralarında olduğu bazı ülkelerde ise evlilik sözleşmesi yapılmadan önce
damadın ailesi kadının sünnetli organını inceleme ve “başlık” bedelini
sünnetten kalan açıklığa göre belirleme hakkına sahip olması da
kadınların yaşamak zorunda kaldığı gerçeklerden biri.Sosyal
antropologların tesbitlerine göre açıklığın küçük olması kadınların
bedelini arttırıyor. Kadına karşı bu acımasız saldırıyı sürdüren ve esas
olarak kızların cinselliğini baskı altına almak, bekaretini korumak ve
cinsel arzularını öldürmek amacıyla bu uygulamayı yapan bazı çağdışı
güçlerin, şimdilerde Afrika ülkelerinde hüküm süren ve kültür
emperyalizminin yol açtığı yozlaşmaya sözde karşı çıkmaları, kadınlar
üzerindeki kontrollerini vahşice artırmaları, kızların yozlaşmasını
engellemek için sünnet geleneğini kendilerine kalkan olarak
kullanmaları, ve binlerce yıllık işkenceyi sahte bir anti-emperyalist
kisve altında sürdürmek istemeleri de sorunun bir başka acı yanı.

Kadın Sünneti'nin Tanımı Madas
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kadın Sünneti'nin Tanımı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kadın sağlığının dostu maydonoz

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Forum-Kirmizibeyaz :: Yaşam ve Eğlence :: Bayanca-
Buraya geçin: